kelimebaz 1 / sevan nişanyan
Arapça kelime ve kelam ile “yara” anlamına gelen kelm aynı
köktense bunun felsefi anlamı ne olabilir diye sormuş birisi,
Wittgenstein’dan filan bahsederek. Maildeşlerimin kültür ve
merak düzeyi şayet okur ortalamasını yansıtıyorsa vallahi
işim zor, yetişmek için daha bir fırın ekmek yemem gerekiyor.
Hemen sözlükler açıldı. KLM Arapçada fiil kökü olarak
mevcut değil. Kalm (yara) ve kalîma/kalâm (söz) olmak üzere
iki bağımsız ad grubu mevcut. Aralarındaki anlam bağı
üzerinde durmamışlar. Buna karşılık Aramice ve İbranice
KLM fiili mevcut: birini utandırmak, aşağılamak, hakaret
etmek ve yaralamak olarak geçiyor. Yani özellikle dille
yaralamak.
Ne alaka derseniz, Türkçe söğmek (sövmek) ve söz
kelimelerini bir düşünün derim. Eski Ortaasya Türkçesinde
söz bugünkünden daha oturaklı bir kelime: özellikle hukuki
ve ahlaki bir sonucu olan söz, resmi söz anlamında
kullanılıyor. Söz vermek, söz kesmek, sözlü (= nişanlımtrak)
gibi deyimlerde bu anlamın izleri kalmış. “Bana söz
söyleyecek adam daha anasından doğmadı” cümlesindeki söz,
mesela İngilizcedeki word gibi masum bir kelime değil. A
man who will say me a word is not yet born from his mother?
Vallahi olmuyor!
E söğmek de “ağır söz söylemek” değil mi? Ama ortak kök
var mıdır ve oradaki /ğ/ ve /z/ seslerinin işlevi nedir diye
sorarsanız bilmiyorum der işin içinden çıkarım.
yeniden doğuş / füruğ ferruhzad
Tüm varlığım karanlık bir ayettir benim
seni
kendinde tekrarlayarak
yeşermenin ve çiçeklenmenin
sonsuz gündoğumuna götürecek
ben bu âyette senin için ah çektim, ah!
ben bu âyetle
ağaçla ve suyla ve ateşle bütünleştirdim seni
aptal şarkı / federico garcía lorca
Ana,
gümüş olmak istiyorum
Oğul,
çok üşürsün sonra
Ana,
su olmak istiyorum
Oğul,
çok üşürsün sonra
Ana,
yastığına işle beni
Oğul,
olur hemen şimdi
sait maden
merhaba canım / arkadaş zekai özger
ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri çok severiz
hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünki bütün sarhoşluklar biraz
freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır
siz inanmayın bir gün değişir elbet
güneşe ve penise tapan rüzgarın yönü
çünki ben okumuştum muydu neydi
biryerlerde tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophones
barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum
ölümü de bir giz gibi içimde
ölümü tanrıya saklıyorum
ve bir gün hiç anlamıyacaksınız
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüvericek ellerinizden ve
bir gün elbette
zeki müreni seveceksiniz
(zeki müreni seviniz)
sırdır / metin altıok
Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ Sevgiler bekliyor sürekli senden. İnsanın bir yanı nedense hep eksik Ve o eksiği tamamlayayım derken, Var olan aşınıyor azar azar zamanla. Anamın bıraktığı yerden sarıl bana. Anılarım kar topluyor inceden, Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne. Ama yine de unutuş değil bu, Sızlatıyor sensizliği tersine. Senin kim olduğunu bile bilmezken. Sevgiden caydığım yerde darıl bana.
dünya lekesi / seyyidhan kömürcü
sonra madem insan kal adında bir beladır
insan dalgın bir belgedir kendiyle hayat arasında
neden eve dönmekten ibarettir hayat
neden bazen simsiyah bir doğruyla denilir,
devletin ve allah’ın en iyi fikridir kış
bütün evlerin en mükemmel hatasıdır baba
başka incirin yarasını başka incir de bilmez gibi
talandır bu herkesle herkes olmak
kopan umur ufalan ödün adıyla
iki lekenin birbirine dağılmasına sadece aşk mı denir
diğer zeytinin diğer zeytine fethi gibi
dilerim herkesin vaktiyle adı sinem olan uzun bir
yasa değer eli
sinem!
o kadar, o denli.
everest yayınları, sayfa 12
elifin öküzü 1 / sevan nişanyan
cahil – meşhul
arapça kök chl: bilmemek
Arapça cahil’in çoğulu cühela. ef’el vezninde echel ise ism-i tafdil adı verilen kıyas ve abartı formu: pek cahil demek. echel-i cühela deyimi “bilmezlerin en bilinmezi” anlamına geliyor. bir de Şinasi’nin iki satırıda pek çok şeyi özetleyen şu güzel beyit var;
bedbaht ona derler ki elinde cğhelanın
kahr olmak için kesb-i kemal ü hiner eyler.
(kasbetmek: kazanmak, kemal: yetkinlik yetenek. Birincisinden müstesep, ikincisinden mükemmel geliyor.)
chl kökünün en çok kullanılan arapça masdarları cehl (türkçesi cehil) ve cehale(t) (türkçesi cehalet). ikisinin anlamı aynı. mef’ül vezninde mechül (meçhul) ise bilinmeyen demek. Eski edebiyat kitaplarında geçen tecahül-i arif “bilip bilmemezden gelme”nin osmanlıcası. Kendi cahil olan ne bilir tecahülü, ariften bahs için evvela irfan gerek dersen belki lisedeki edebiyat derslerimizde neden hep sıfır aldığım ortaya çıkar. Bir de ilaç yapımında kullanılan ebucehil karpuzu var. ne olduğunu hiç bilmiyorum, ama diğer adı “ermeni hıyarı” imiş, onu öğrendim.
everest yayınları, sayfa 48
de gülüm / küçük iskender
de gülüm! De ki: ela bir günde gelecegim
istanbul darmadagin olacak, saçlarim
darmadagin. Hepsi, darmadagin!
üzülme gülüm! Toparlanacagiz, birlikte,
ayaga da kalkacagiz, yürüyecegiz de gülüm
hem de çelikten topragini dele dele hayatin!
de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir
sevgi, bitmiştir güven!
güven bana gülüm!
sana bitmemişligi ögretecek, tattiracaktir
hasretten-hakikaten-ten degiştiren yüzüm!
göreceksin gülüm! Bekle!
hirslarimiz, acilarimiz gitgide ihanetlere
hainlere, ezilmelere alişacak..
göreceksin-sevinçten aglayacaksin gülüm-ki
işte o vakit bana-dogrudur!-
şair olmak, seni sevmek pek çok yakişacak!
bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,
sokaklar var, kediler!
inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!
ölüm inananlar için sessizce
kara kapli kitaplardan çikartilacak..
göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!
artik hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz
bu dünyada, yapayalniz, umarsiz kalmayacak!